Oyuncu

'Oyuncu', yedi yıldır tiyatronun uzağında kalmış ünlü bir oyuncunun yeniden sahneye dönme çabasını ve bu çabanın özündeki trajikomik insanlık durumunu işliyor. Feuerbach, yeni bir oyun için denenmek üzere geldiği boş tiyatro salonunda, muhatap olarak yeniyetme bir asistan bulur karşısında. Yönetmenin gelmesini bekledikleri süre içinde, zaman zaman kediyle fare arasındaki köşekapmaca oyununa benzer bir ilişki kurulur aralarında. Yazar Tankred Dorst, oyuncu Feuerbach'ın insani yönünü giderek açığa çıkardığı oyunundaki akılcı kurgulamasıyla, oyun bittikten sonra bile izleyenlerin kafasındaki soru işaretlerinin canlı kalmasını sağlıyor.

Yazan : Tankred Dorst / Ursula Ehler
Çeviren : Sema Engin-Edinsel
Yöneten : Genco Erkal
Yönetmen yardımcısı - Dramaturg :
Uluer Emre Özdil
Oyuncu Feuerbach : Genco Erkal
Bir asistan : Erdem Akakçe
Bir kadın : Zeynep Irgat
Teknik Ekip :
İlker Geyik
Bülent Yıldız
Halit Yazıcı
Yavuz Aytekin

Grafik tasarım: Lowe Adam Tanıtım Hizmetleri A.Ş.

Kültür Bakanlığının maddi katkılarıyla


Oyun hakları ONK Ajans’tan alınmıştır.

19 Aralık 1925'te, Thüringen/Sonneberg'de dünyaya geldi. Münih'te Alman Filolojisi, Sanat Tarihi ve Tiyatro Kuramı okudu. Yaklaşık kırk dramatik metin üretti; çağdaş Alman yazarlarının en verimlilerinden biri olarak dikkat çekti. Giderek ustalaşan, çalışmalarının niteliği giderek artan Dorst, oyun yazarlığının yanı sıra üç film yönetti, oyunlarını sahneledi, kimi filmlerde önemli roller oynadı.

Son birkaç yıldır, deneyimlerini, Berlin Sanat Yüksekokulu'nda profesör olarak Sahne Yazımı dersleriyle meslektaşlarına aktarmaktadır. 25 yıldır eşi Ursula Ehler'le birlikte çalışmakta, metinleri birlikte yazmaktadırlar.

Başlıca oyunları: Toller, Kleiner Mann - was nun? / Küçük Adam Ne Oldu Sana?, Eiszeit / Buzul Devri, Merlin oder das wüste Land / Merlin ya da Çorak Ülke, Fernando Krapp hat mir diesen Brief geschrieben / Fernando Krapp Bana Bu Mektubu Yazdı.

Tankred Dorst’un oyunuyla tanışmak, ona vurulmak, onunla sevişmek, onu tanımaya, gizini çözmeye çalışmak keyifli, bir o kadar da zorlu bir serüvendi. Şimdi bu, bir bakıma arkeolojik kazının bulgularını sergilemenin zamanı geldi. Kuşkusuz en büyük keyif oyunu oynamak olacak. Her gece değişen seyirciyle birlikte, Feuerbach’ın gizemli kişiliğini keşfetme süreci devam edecek. Oyuncu, başka bir oyuncuyu, en iyi oynayarak anlar, anlatır.

Mina Urgan bir gün şöyle demişti: “Edebiyat araştırmacıları, akademisyenler eleştirmenler, örneğin Shakespeare’in bir oyununu çözümleyebilmek için sayfalar, kitaplar dolusu yazarlar; bakarsınız bir oyuncu çıkagelir, hiçbirinin o güne dek düşünemediğini, oyunu oynarken, sezgisiyle bulup çıkarır ortaya.”

Genco Erkal

Şimdi keyfinizi kaçırmadan, sizinle Feuerbach arasına burnumuzu fazla sokmadan, yararlı olabileceğini sandığımız bazı noktaları bilginize sunmak istiyoruz.

NOTLAR, GÖRÜŞLER, ALINTILAR
Derleyen-çeviren: Uluer Emre Özdil

Kimdir bu Feuerbach? Kendisi, “Ben hiç kimseyim”, diyor, “Sıfır. Ben sıfır adam.” Sıfır bir bakıma her şey demek değil mi? Herkes?

Tiyatro üzerine bir oyun, evet. Ama sadece tiyatro mu? Benzeri bir durumda kendimizi düşünebiliriz. Yaşamımız bir sınavlar dizisi değil mi? Hakkımızda kararı kimler veriyor? Neye göre değerlendiriyorlar bizi? Ölçütleri kim koyuyor? Bu ölçütlerin doğruluğu nereden belli?

“İnsanın yaşamında boşluklar olamaz mı? Beklenmedik sıçramalar, düzensizlikler? Doğal olarak bir tiyatro oyununda olmaması gereken her şey.”

Feuerbach

Feuerbach adı üstüne:
Feuer: ateş; yangın
Bach: akarsu; dere
Aynı adı taşıyan felsefeciyle ilgisi yok.

Goethe’nin yaşamdaki son sözü “Işık!” olmuştu. Feuerbach’ın oyundaki ilk sözü “Işık!”

Feuerbach’ın, tiyatroya yedi yıl ara vermeden önce oynadığı en son oyun Goethe’nin bir oyunuydu: Tasso. Tiyatroya dönüş sınavı için seçtiği oyun gene Tasso. Dehanın hayalci istekleriyle, gerçeğin gerekleri arasındaki çelişkiyi anlatan Tasso.

Goethe, Eckermann’la yaptığı bir sohbette, kendisini Tasso’yu yazmaya iten düşüncenin ne olduğu sorusunu şöyle yanıtlar: "Düşünce mi? Daha neler! Tasso’yu yaşıyorum ben, bir de kendi yaşamım var, ve bu iki tuhaf kişiyi öz nitelikleriyle harmanlayınca, içimde Tasso’nun bir resmi oluştu. Rahatlıkla belirtebilirim ki, etimle, kemiğimle Tasso benim."

Torquato Tasso (1544-1595)

Geç Rönesans, Reform, Hümanizma ya da Karşı Reform Dönemi İtalyan ozanı; başka bir ifadeyle, bunların hiçbiri değil. Roma’da dünyaya gelen, ama sürgündeki babasıyla birlikte Ferrara’ya yerleşmek zorunda kalan Tasso’nun melankolik, son derece duyarlı, hastalık hastası biri olduğundan söz edilir. Baş yapıtı Gerusalemme liberata / Özgürleşen Kudüs’ün başlığını Gerusalemme conquistata / Fethedilen Kudüs biçiminde değiştirecek kadar kiliseden korktuğu, dinsel kaygılar altında olduğu bilinir. Torquato Tasso daha sonra, akıl hastası olduğu gerekçesiyle yedi yıl süreyle hücreye kapatılır. Ozanlar için en yüce mertebe sayılan defne tacını almasından kısa bir süre önce, Roma’da yaşama gözlerini yumar.

Neler eksik kalırdı?

Melankoli, mani ve şizofreni olmasaydı insan varoluşsal ve temel bazı özelliklerinden yoksun kalırdı. Hastalık olarak nitelenen ve normal yaşamdan soyutlanan bu farklı bilinç durumları, genelgeçer insani deneyim ve durumların bir uç açılımından başka bir şey değildir. Bunları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olsaydı, ki hiçbir zaman olmayacaktır, o zaman daha hafif düzeydeki bilinç durumları da imkânsızlaşırdı. Melankoli duygusu olmadan; yitirmek, kendi suçluluğunun, değersizliğinin bilincine varmak mümkün olmazdı. Manik durum, bilincin aidiyet (Immanenz) durumudur. Manik kimse, içinde bulunduğu anın insanıdır, eylem insanı. Dünyaya ait olma, mizah ve umut duyguları özünde mani içerir. Şizofreni olmadan da insan kâşif, sanatçı, felsefeci, dinsel bir varlık olamazdı.

Leo Navratil